Zahir Batın
01
Yaradan böyle yaratmış.
Her zahirin bir batını vardır.
Bizler genelde zahiryöne takıldığımıziçin bilmeden batını inkar ediyoruz.
Açıkça inkardayız demiyorum.
Zaten bunu bilerek kimse yapmaz, bilmediğimizden yapıyoruz.
Mesela bize şifa veren doktora çok çok teşekkür ederken,
Ordaki şafi elinin, kimin eli olduğunu düşünemiyoruz.
Yani gerçekte fail kim.
Şifa veren kim ?
Herhalde bunu bilmemek bizim için büyük birnoksanlıktır diyorum.
Allah "Her şeyi çift yarattım" buyuruyor.
Mesela gecenin iki tane, gündüzün iki tane olduğunu bilmediğimizden.
Gece dendi mi bizim aklımıza, zahirbildiğimiz gece geliyor.
Ama nefsimizin karranlığından söz edildiğinin farkında değiliz.
Ayrıca Kuran yedi makam üzere yazıldı denince
Bizim aklımıza saba makamı, rast makamı geliyor da.
Makamı Mahmudu düşünmüyoruz bile.
Uykudan uyanmak denince, aklımıza tabi uykudan uyanmak geliyor da,
Gaflet uykusunu hiç kale almıyoruz.
Mesela gecenin Vahdet'i, gündüzün Kesret'i ifade ettiğinden bi haber
İsra suresinin nasıl bir gece yürüyüşü olduğundan haberdar değiliz.
İsmail'in yada İshak'ın kurban edilmesi bahsinde.
Kurbanın Allah'a yakınlık olduğunu düşünemiyoruz,
BizimYunus derya:
İsmail'im hak yoluna canımı kurban eylerem.
Bu kurbandan çoğumuz bi haber.
Hayvan kurban arıyoruz.
Halbuki kendi hayvaniyetimizi kesmek aklımızın ucundan geçmiyor.
Bakın, yapılan tüm zahiri ibadetlerin batınının da olduğunu söylemeğe çalışıyorum.
Yoksa şeriata asladil uzatmıyorum.
Ama tümbu yapılanibadetlerin birmanası olmalı,
Ayette ne diyor:
Kestiğinizkurbanın ne eti ne kanı bana ulaşmaz.
Önemli olan takvadır.
Takva bilinçli olarak yapılandır.
Peki neyin bilincinde olacağız.
Tabiki yaptığımız her şeyin.
Öyle olmasa neden ayetlerinde:
Hiç mi düşünmezsiniz,
Hiç mi görmezsiniz,
Hiç mi tefekkür etmezsiniz, buyuruyor.
Düşünmeyenlerin üzerine pislik yağdırırım buyuruyor.
Oysa bu güne kadar hiç gökyüzünden pislik yağmamıştır.
Demek ki bunun batını manası zaten zahiren de görünüyor.
Düşünmeden hareket edenler pislikten bir türlü kurtulamıyor.
Daha bunun gibi yüzlercesi var.
İşin zevkli yanı bunları idrak edip,
Allah'ın istediğigibi kulluk vazifemizi icra ederken sıkıntı içinde değil zevkle yapabilmemizdir.
Bu anlattıklarım benim noksanımdır.
Sizleri tenzih ederim
Saygılarımla
02
Daha önceki yazılarımın birinde ayanı sabiteden bahsetmiştik.
Sabit fikirli olanların alemi olduğunu da söylemiştik sanırım.
Sitemiz tasavvuf olduğu için bunları söyledik.
Kaldı ki yaptığımız ibadetleri zorla değil severek yapalımdedik.
Peki kişi ne yaptığının bilincinde olmadan nasıl severek yapabilir ibadetlerini ?
Anlamak istemeyene bir şey anlatmakkadar zor hiç birşey yoktur.
Amacımız bazı hakikatları paylaşmaktır.
Yoksa birilerine itimat sağlatmak gibi bir amacımız da yoktur.
Namazda kıyam huzuru hak ise
var mı muhit, Muhatap bir kimse
Kimedir yaptığın secde görmedin ise
Huzursuz kılınan namazın encamı yoktur.
Buyurmuş büyüklerimiz.
Saygılarımla
03
Genel olarak Müslüman milletlerin
Kendi içlerindeki husumetlerin
Altında yatan sıkıntılarınkaynağı:
Ne Efendimizi
Nede ayetleri layıkıyla anlayamadıkları içindir.
Şöyle birbakın etrafımızda bulunan müslüman milletlerin durumuna.
Hergün birbirlerinikatlediyorlar.
Ne Adına...
Şii, sünni kavgası mı bu, Yoksa cehaletin kavgası mı.?
Bak kardeşim aynı apartmanda oturan iki aileden
Her birinin çocukları olur.
Ailelerden biri Alevi'dir diğeri Sünni.
Fakat doğan çocuk için her iki ailede şunu söyler.
Bir insan bu aleme teşrif etti der.
Dünyaya geldiğinde islam fıtratı üzerine doğan bu çocuklar
Daha sonra ailenin yada inandığı dinin büyüklerin telkinleri
ile birbirine düşman iki kişi oluyorlar.
Bu misal ırk meselesindede Kürt, Türk, gibi meydana çıkıyor.
aslında önemli olan İnsanlıktır.
Halbuki gerçek İnsan yaratılanı sevdik, yaratandan ötürü, demezmi.
İnsan olmamış, ben şuyum, ben buyum diye kendi düşüncesini taşımayanı düşman görüyor.
Ama gerçekte bu onun düşüncesi bile değil,
Ona telkin etmişler,
Oda hiç düşünmeden kabul etmiş bunları.
Oysa düşünseydi mutlak kurtuluşa ererdi.
Hani adamın birisi hızırı arıyormuş !
Uzun çabaların sonunda hızırı bulmuş.
Demişki: Benim çok merakım var,
Ne olur bir günlüğüne hızır gömleğini ben giyeyim,
Etrafa biraz caka satayım.
Hızır derki: Bunu taşımak o kadar kolay değil.
Desede
Adam çok ısrar eder, Hızırda dayanamaz verir gömleği.
Adam çıkar köyde dolaşmaya.
Nereye baksa her taraf hayvanlarla dolu.
Orası burası derken çıkar köyün dışına.
Karşıda eşşeğine odun yüklemiş giden birini görür.
Hop Amca Duur, der.
Amca durur.
Koşarak gelir amcaya derki;
Sen benim kim olduğumu biliyormusun ?
Amca; Bilmiyorum der.
Adam ben Hızırım,
Hızır güya hava yapıcak ya.
Amca şöyle bir bakar.
Önce insan ol sonra karşıma çık.
Der adam süklüm püklüm hızırın yanına döner,
Al gömleğini der,
Hızır ne olduğunu sorunca?
Ya Hu memlekette hiç insan yok.
Bir tane insan buldum, oda benim yüzüme bile bakmadı. der.
Aman kardeşlerim çok dikkat edelim.
Her ne kadar birşeyleri paylaşıyorsakta,
Herkes yazdıklarınını sorumluluğunun ne olduğunu bilmeli.
Paylaştıklarımız hepsi Allahın ilmidir.
Saygılarımla
04
Ubeydun kardeş, asıl ben mevzuyu anlatamadığıma çok üzüldüm.
Diğer sitelerde de yanlış anlamalar yüzünden olay tartışmadan öteye geçip amacını aşan sözlere dönüyor.
Oysa senin kıraat demenle benim anlatmak istediğim makam neticede aynı noktaya çıkıyor.
İlimden bir haber kıraat, yada makam bilmeden konuyu anlamak veya anlatmak mümkün değildir.
Önemli olan anlamaya çalışmaktır.
Amacımız kimseyi kırmak değildir.
Tekrar ediyorum; Meseleyi tam manasıyla anlatamadığım için çok üzgünüm.
Sadece sizden değil, Tüm üye arkadaşlarımızdan özür diliyorum.
Saygılarımla